Faiz meselesi yazı dizisinde ilk iki yazıda konuya inanç yönünden bakanların bakış açılarını değerlendirmiş ve bazı farklı uygulamalardan bahsetmiştim. İnanç hassasiyetleri olan kesimin bakış açısını değerlendirdikten sonra, bundan sonra ele alacağım başlıklarda iktisada bilim açısından bakanları değerlendirelim.
Faiz meselesi (3) |
Bir bilim dalı olarak iktisat
Her şeyden önce iktisat bir bilimdir. Veri analizine dayanır. Elbette 2×2= 4 olduğu anlamına gelmez. Zira iktisat gündelik hayattan bağımsız değildir. Bilakis gündelik hayatın akışına göre şekillenir. İnsanoğlunun kuruduğu iktisadi sistemler sürekli kriz üretir. Dönemlere göre krizlere farklı reçetelerin uygulandığına ekonomi tarihçesi yazı dizisinde değinmiştim. Tutarsız görünse de aslında dönemin şatlarına göre geliştirilen çözüm önerileri, krizlerin çözümünde olumlu sonuçlar doğurmuştur. İktisatta piyasa dengesi oldukça önemli bir meseledir. Aslında işin bütün sırrı burada yatmaktadır. Her arz kendi talebini yaratır. İkisi dengede olduğu sürece piyasa kendi doğal süreci içerisinde işler. Piyasa dengesi bozulduğunda ise çeşitli müdahale araçları vardır. En bilinen iki tanesinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Para politikası araçları
Devletler piyasaya Merkez Bankası eliyle müdahale eder. Kanunla belirtilen yetkileri çerçevesinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) her ay toplanarak, gerek görürse elindeki araçları kullanır ya da sözlü yönlendirmeler yaparak piyasaya yön verir. Faiz de bu araçlardan bir tanesidir. Faiz, sadece enflasyon ile mücadelede kullanılan bir politika aracı değildir. Tasarruflarını faize yatırarak yüksek getiri elde etmek isteyen bireylerin de tercihleri faiz politikasını şekillendirir.
Yazının devamı için https://kalegundem.com/faiz-meselesi-3/ linke tıklayınız.